Kahvenin Tarihi
Başlangıç Noktası: Etiyopya
Kahvenin kökeni, 9. yüzyılda Etiyopya’nın dağlık bölgelerine dayanır. Rivayete göre Kaldi adlı bir çoban, keçilerinin yedikleri kırmızı meyveler sonrası enerjikleştiğini fark eder. Bu dikkat çekici gözlem, insanlıkla kahve arasındaki ilk temastır. O günden sonra kahve sadece bir meyve olmaktan çıkar, anlam yüklü bir içeceğe dönüşür.
Yemen'den Osmanlı’ya: Ateşle Tanışma
Kahve çekirdeği ilk kez Yemen’de kavrulup demlenir. Ardından Osmanlı topraklarına ulaşır ve burada saray mutfağının vazgeçilmezi haline gelir. Kahvehaneler açılır, insanlar kahvenin etrafında toplanıp edebiyat, siyaset ve felsefe konuşur.
Kahve artık yalnızca içilen bir şey değil; paylaşılan bir kültürdür.
Avrupa’yla Tanışma ve Yayılış
Osmanlı aracılığıyla Viyana’ya, oradan da tüm Avrupa’ya ulaşan kahve, Batı’da da entelektüel çevrelerin içeceği olur.
Londra, Venedik, Paris... Her şehir kendi kahve kültürünü inşa eder.
Kahve, farklı coğrafyalarda benzer bir şeyi tetikler: birlikte düşünme ve üretme isteği.
Sanayileşme Dönemi ve Ticarileşme
ve 20. yüzyıllarda kahve, küresel ticaretin önemli bir parçası haline gelir. Seri üretim ve hazır kahve çözümleriyle pratikleşir, ama ruhundan bir şeyler eksilir.
Yine de kahve, her dönemde bir şekilde hayatımızda kalmayı başarır.
3. Nesil Devrimi: Kahvenin Ruhuna Dönüş
2000’lerden itibaren kahve dünyası yeni bir akımla tanışır: 3. nesil kahvecilik.
Artık çekirdeğin menşei, çiftçisinin emeği, demleme yöntemi ve hatta içildiği bardak bile önemlidir.
Kahve tekrar hikâyesine kavuşur.
Bugün MONOWI’de
Biz de MONOWI olarak bu köklü yolculuğa saygı duyuyoruz.
Her fincanda geçmişin izini, bugünün emeğini ve yarının vizyonunu taşıyoruz.
Çünkü kahve bizim için bir içecek değil, bir kültür, bir durak, bir an.